Futbol dünyasında bazı transferler yalnızca sportif anlam taşımaz; duyguları, önyargıları ve taraftar psikolojisini de allak bullak eder. Victor Osimhen’in Galatasaray’a transferi tam olarak bu etkiyi yarattı. Sadece sahadaki dengeleri değil, zihinlerdeki ezberleri de bozdu. Kimi taraftar için bir hayal kırıklığı, kimisi için bir kıskançlık kriziydi. Ancak Galatasaraylılar için bu, sadece büyük bir transfer değil, aynı zamanda bir gurur, bir zafer hikâyesiydi.
Gelinen noktada sosyal medyada dönen şu ironik ama anlam yüklü cümle aslında sürecin tüm evrelerini özetliyor:
“Osimhen transfer edildiğinde ‘ölü olmamış olsa Napoli bırakmazdı’ dediler, sonra ‘nasılsa devre arası gider’ diye kendilerini avuttular, sezon sonu ‘büyük takımlar alır, Galatasaray nal toplar’ diye dalga geçtiler, şimdi de ağlayıp kendi yöneticilerine küfür ediyorlar. Muazzam 🙂”
1. İnkarın İlk Aşaması: “Napoli Bırakmazdı”
Osimhen’in Galatasaray’la anlaştığı haberleri ilk düştüğünde, futbol kamuoyunun büyük kısmı bu iddiayı hayal ürünü, spekülasyon ya da “clickbait” olarak nitelendirdi. Hemen ardından gelen tepkiler çok tanıdık bir psikolojik savunma mekanizmasını işaret ediyordu: İnkar.
“Napoli, Osimhen’i asla bırakmaz.”
“Böyle bir oyuncu Türkiye’ye gelmez.”
“Haberler uydurma, menajer oyunu.”
Bunlar o dönemde sıkça dile getirilen yorumlardı. Oysa gerçek bambaşkaydı. Oyuncu, Napoli ile yaşadığı problemler, kariyer planlaması, Şampiyonlar Ligi hedefi ve Galatasaray’ın ona sunduğu liderlik rolü nedeniyle bu teklife sıcak bakıyordu. Yönetim de bu transferi gerçekleştirebilmek için tarihinin en yaratıcı finansal manevralarından birini hazırlamıştı.
2. Teselli Arayışı: “Devre Arası Zaten Gider”
Osimhen resmen Galatasaray forması giydiğinde, inkâr yerini “geçici bir avuntuya” bıraktı. Bu evreye geçiş sessiz ama sancılıydı. Sosyal medyada “tamam geldi ama zaten devre arasında gider” yorumları art arda geldi.
Bu söylemin amacı açıktı: Galatasaraylıların yaşadığı mutluluğu gölgeleme çabası. Oyuncunun bu topraklarda uzun süre kalamayacağına inanmak (ya da inanmak istemek) bir nevi rahatlama aracıydı. Çünkü aksi, Galatasaray’ın sadece ekonomik değil, aynı zamanda sportif prestij anlamında da rakiplerinin çok önüne geçtiğini kabul etmek anlamına gelecekti. Bu da bazıları için ağırdı.
3. Alay Dönemi: “Büyük Takımlar Alır, Galatasaray Nal Toplar”
Osimhen sezon boyunca Galatasaray formasıyla fırtına gibi eserken, rakip takım taraftarları başka bir inançla kendilerini teselli etmeye başladı:
“Büyük takımlar sezon sonu alır, Galatasaray nal toplar.”
Bu söylem iki şeyi aynı anda ima ediyordu:
- Galatasaray zaten Osimhen’i tutamaz.
- Türkiye’ye gelen hiçbir yıldız uzun vadeli kalamaz.
Fakat gerçekler yine beklentilerin çok dışında gelişti. Osimhen, hem performans hem de aidiyet anlamında sarı-kırmızılı camiaya tam anlamıyla kenetlendi. Takımın liderlerinden biri oldu, taraftarla kurduğu bağ sosyal medyada gündemden düşmedi, saha dışındaki duruşu da örnek teşkil etti.
Ve en önemlisi, sezon sonu geldiğinde hiçbir “büyük kulüp” Osimhen’i alamadı. Çünkü Galatasaray bırakmak istemedi, Osimhen de ayrılmak istemedi. Yeni sezonda Şampiyonlar Ligi’nde daha ileriye gitme hedefi oyuncunun da içini kıpır kıpır ediyordu.
4. Gerçekle Yüzleşme: Küfür ve Çaresizlik
Bugün geldiğimiz noktada ise işler tamamen tersine dönmüş durumda. Bir zamanlar bu transferle alay edenler, şimdi kendi yöneticilerine ateş püskürüyor. “Biz neden böyle bir yıldızı alamıyoruz?”, “Bizim yönetim ne iş yapar?”, “Galatasaray alıyor da biz niye alamıyoruz?” gibi sorular forumları, tweetleri, videoları doldurmuş durumda.
Kimileri Osimhen için övgü dolu sözler ederken, kimileri hâlâ küçümsemeye çalışıyor ama nafile. Gerçek çok net ortada: Galatasaray, Avrupa’nın sayılı golcülerinden birini alarak sadece rakiplerini değil, futbol piyasasını da şaşırttı.
Ve şimdi, Osimhen Galatasaray formasıyla sahaya çıktıkça, attığı her golle, kaldırdığı her kupayla, yaptığı her sevinçle birilerinin içinden bir şeyleri daha da eritiyor. Bu yüzden tepki sadece Galatasaray’a değil, kendi çaresizliklerine.
Sonuç: Bir Transferin Anatomisi
Osimhen transferi, sadece bir futbolcunun kulüp değiştirmesi değil; bir psikolojik direnişin, inkarın ve nihayetinde kabullenişin öyküsüdür. Galatasaray taraftarları için büyük bir zafer; rakipler içinse kabullenilmesi güç bir gerçekliktir.
Ve evet…
“Ölü olmamış olsa Napoli bırakmazdı”
“Nasılsa devre arası gider”
“Büyük takımlar alır, Galatasaray nal toplar”
“Yönetim istifa!”
Bu sözlerin hepsi bir futbol hikâyesinde yerini aldı. Ve arkada yalnızca tek bir cümle yankılanıyor:
“Muazzam.”
Gerçekten de öyle.