Son haftalarda Galatasaray’ın taktiksel kararları, özellikle Victor Osimhen’in yokluğunda Mauro Icardi’nin ilk 11’de kullanılması konusunda taraftarlar ve uzmanlar arasında hararetli tartışmalara yol açtı. İlk bakışta mantıklı görünüyor: İlk tercihiniz forvet olmadığında, bir sonraki en deneyimli forvete yönelirsiniz. Ancak yüzeyin altına bakıldığında daha rahatsız edici bir tablo ortaya çıkıyor: Icardi’nin sahadaki varlığının Galatasaray’a kazandırdığından daha fazlasına mal olabileceği izlenimi.
Icardi’nin Son Başlangıçları: Etkisiz Goller Örneği
Doğrudur – Icardi son iki maçında gol attı; bu, her zaman dikkat çekecek ve lehine tartışanlara karşı hızlı bir savunma görevi görecek bir gerçek. Ancak futbol, her deneyimli gözlemcinin bildiği gibi, sadece kimin gol attığıyla ilgili değildir. Bir takımın bir bütün olarak nasıl işlediği ve daha da önemlisi, bireysel oyuncuların kolektif ritme, yoğunluğa ve yapıya nasıl katkıda bulunduğuyla ilgilidir.
Her iki maçta da – en son ligin orta sıralarındaki bir rakibe karşı ve daha önce de önemli bir iç saha maçında – Icardi gol attı. Ancak bu gollere rağmen, genel performansı pek de ikna edici değildi. Hareketleri yavaş, baskı çabası çok az ve orta saha ve kanat oyuncularıyla kurduğu bağlantı oyunu en iyi ihtimalle tutarsızdı. Gol atmış olsa bile, Icardi tartışmasız sahadaki en etkisiz oyunculardan biriydi ve Galatasaray’ın yüksek enerjili ve uyumlu sisteminin bir parçası olmaktan ziyade kendi dünyasında hareket ediyor gibiydi.
Gerçek Sorun: Şöhretten Önce Form
Victor Osimhen’in takımdaki rolü sadece gol atmak değil; önden baskı yapmak, hızıyla savunmayı zorlamak, dikey koşular sunmak ve Kerem Aktürkoğlu ve Hakim Ziyech gibi oyuncuların gelişmesi için alan yaratmak. Atletizmi ve çalışma azmi, Galatasaray’ın hücum yapısının ve geçiş oyununun tonunu belirliyor.
Ancak Icardi, farklı ve birçok yönden modası geçmiş bir profil sergiliyor. Geleneksel bir golcü, servis bekleyen ve ceza sahasında başarılı olan biri. Bu tip forvetlerin yeri ayrı, ancak takımın geri kalanı hareket, pres ve dinamizm üzerine kuruluysa, sabit bir 9 numara eklemek sistemi bozar. Mevcut yapıda, Icardi takımı yükseltmekte başarısız olmakla kalmıyor, aynı zamanda kendi sınırlarına göre adapte olmasını da sağlıyor.
Taktiksel Dengesizlik ve Kimlik Kaybı
Icardi’nin olumsuz etkisinin en açık örneklerinden biri, Galatasaray’ın hassasiyet, yoğunluk ve kontrole ihtiyaç duyduğu son Frankfurt maçında yaşandı. Icardi’yi yedek olarak oyuna almak sadece etkisiz olmakla kalmadı, aynı zamanda zarar da verdi. Oyunun akışı değişti, baskı düzeni çöktü ve orta saha, Icardi’nin savunmadaki katkı eksikliğini telafi etmek için daha geride oturmak zorunda kaldı. Bu, baskıyı davet eden ve Frankfurt’a inisiyatifi veren taktiksel bir gerilemeydi.
İronik olan şu ki, Galatasaray’ın başka hücum seçenekleri de var: Osimhen’in yerini geçici olarak doldurabilecek, sistemden ödün vermeden daha hızlı ve daha hareketli forvetler. Barış Alper Yılmaz gibi bir oyuncuyu rotasyona sokmak veya hatta sahte dokuzla uyum sağlamak, Galatasaray’ın bu sezonki en iyi performanslarını belirleyen akıcılığı koruyabilir. Bunun yerine, takım taktiksel bir karardan ziyade duygusal bir karar veriyor gibi görünüyor: Icardi’yi ismi, geçmiş zaferleri veya belki de soyunma odası hiyerarşisini sarsma korkusu nedeniyle ilk 11’de oynatmak.
Psikolojik Açı: Tanıdıklık Liyakatten Önemli mi?
Bazı taraftarların ve teknik ekibin, özellikle de gol attığı zamanlarda, Icardi gibi itibarlı bir oyuncuyu yedek kulübesine çekmekten rahatsızlık duyması anlaşılabilir. Çalkantılı zamanlarda “kendini kanıtlamış” bir isme bağlı kalmak rahatlatıcıdır. Ancak liderlik zor kararlar almakla ilgilidir ve elit yöneticilik, bireylerden çok takımı önceliklendirmekle ilgilidir.
Şu anda Galatasaray, Icardi’yi taşıyor; tam tersi değil. Onun varlığı, neredeyse diğer tüm hücum oyuncularının etkinliğini azaltan yapısal tavizler gerektiriyor. Bekler bu kadar yükseğe çıkmakta tereddüt ediyor. Orta saha oyuncuları daha fazla alanı kaplamak zorunda kalıyor. Pres oyunu bozuluyor ve defans oyuncuları savunmasız bırakıyor. Ara sıra gelen gollere rağmen, genel etki net olarak olumsuz.
İleriye Doğru: Cesaretli Bir Çağrı Zamanı
Galatasaray bir yol ayrımında. Osimhen sonunda dönecek, ancak o zamana kadar takım, Icardi’nin doğal yerine geçecek kişiymiş gibi davranmayı bırakmalı. Öyle değil. Oyun tarzı başka bir döneme ait ve şu anda kadroya dahil edilmesi, bir futbol kararından ziyade nostaljik bir hareket gibi geliyor.
Teknik heyet kendilerine temel bir soru sormalı: Takımın en iyisini ortaya çıkaran bir sistem mi kuruyoruz, yoksa tek bir oyuncuyu barındıracak bir takım mı kuruyoruz?
Bu soru dürüstçe cevaplanana kadar Galatasaray zorlanmaya devam edecek. Yetenek eksikliğinden değil, zor ama gerekli tercihleri yapma isteksizliğinden.
Çözüm
Futbol zor kararlarla dolu ve Icardi gibi büyük bir oyuncuyu kadro dışı bırakmak asla kolay değil. Ancak Galatasaray, ivmesini korumak ve hem iç sahada hem de Avrupa’da başarıya ulaşmak istiyorsa, itibardan ziyade performansa öncelik vermelidir. Goller maç kazandırabilir, ancak sistem şampiyonluk kazandırır ve şu anda Icardi, yuvarlak bir deliğe konmuş kare bir çivi gibi. Kulübün buna göre hareket etme zamanı geldi.